2009-06-11

Laos


Chiang Kong
İşte tam burası Mae Sai ile Chiang Kong arası Altın Üçgen adı verilmiş olan bölge ve bir zamanlar dünya uyuşturucu merkeziymiş. Üç önemli ülkenin Tayland, Laos ve Burmanın kesişim noktası olan bölgede üç ülkenin de sınırını Mekong Nehri belirlemiş. Nehre ulaştıktan sonra Tayland da bisiklete binme keyfini Mekong nehrinin diğer tarafındaki Laos ve Burma manzarası ile süslüyorsunuz. Bu üç ülkenin kesiştiği bölgede ise çeşitli tekne turları ile üç ülkenin topraklarında kısa molalar vererek gezi yapmak mümkün. 
Kuzeye gittikçe doğanın güzelleşmesi ve Laos hakkında duyduklarım yüzünden ben sınıra ulaşmak için sabırsızlanıyorum. Ayrıca param bitmek üzere olduğundan sınırda para çekmeyi planlıyorum. Laos'a dertsiz tasasız giriş yapana kara içimi kaplayan tedirginlikten kurtulmam mümkün değil. Bu yüzdende sınırda olacak aksiliklere karşı bir iki gün önce sınır kentinde olmak benim için önemli.
Yolda bir markette noddle yeme molası vermişken yanıma bir başka bisikletçi geliyor. Biraz bir şeyler içtikten sonra yola devam ediyor. Biraz yavaş olduğunu o yüzdende ilerde buluşabileceğimizi söylüyor. Çok vakit geçmeden onu yakalıyorum. Beraber sohbet ederek 20km kadar gidiyoruz. Yokuşlarda ise ben şehirde buluşmak üzere sözleşip basıyorum. Günde bir paket kadar sigara içen Kanadalı bisikletçi bana göre gerçektende yavaştı. 

Şehirde uygun bir otele yerleşip bisikletçi arkadaşımın oteline gidiyorum. Günün geri kalanını bol bol bira içip Laos hakkında konuşarak geçiriyoruz. Bana Laos hakkında anlattıkları inanılmaz. Anlatırken gözleri parlıyor. Bana bir iki harita hediye ediyor ve önemde yer alan 1500m'lik dağları ve 23km'lik rampaları gösteriyor.




Ertesi gün para çekiyorum. En önemli şey bana bankanın verdiği on adet banknot. Bunlarla insan gerçektende güvende hissediyor. Akşam üzeride Laos'a tekne ile geçiyorum. 

Bir sorun ile karşılaşmadan sınırda vizemi veriyorlar. Bu durum bu sene değişmiş anlaşılan. Artık TC vatandaşlarına Laos sınırında vize vermeyeceklermiş. Sınırda bulunan döviz ofisinde paramı değiştiriyorum. Aman tanrım o ne! Bana o kadar çok para veriyorlar ki Paraları saymam mümkün değil. Paramı koyduğum bisiklet çantası kapanamayacak kadar doluyor. Verdikleri paranın kalınlığı yaklaşık 10cm. 40 adet kâğıt para vererek ucuza bir oda tutuyorum. Bu para kalınlığını biraz düşürüyor. Ve artık Laos'tayım. 

Vieng Poukha
Tayland’da bisiklet kullanmak inanılmaz keyifliydi. Bunca yolu öyle bir konfor içinde geçmiştim ki akşam otel bulmak ya da yolda yemek bulmak benim için hiç sıkıntı olmamıştı. Şimdi Laos’ta bu konforu kaybedeceğimden korkuyorum. Otele yol güvenliği ile ilgili bir iki soru soruyorum. Cevap oldukça güven verici “kokmana gerek yok Laos’tasın” Gerçektende burası dünyanın en güvenilir, en güzel insanlarının yaşadığı yer olmalı. Biraz bisiklet kullanmak bunu hissetmek için yeterli



İlk hata. Burada trafik soldan değil sağdan akıyormuş. O kadar az araç var ki bunu anlamak için biraz ters yönde bisiklet kullanmak zorunda kaldım. Yol bundan sonra o kadar güzel ki, uçsuz bucaksız dağlar, ufak köyler ve arada arkamdan koşturan ve ‘sabadiisabadii’ diye bağıran çocuklar. ‘sabadii’ merhaba demekmiş. Tayland’da da aynı kelimeyi nasılsın için kullanıyorlardı ‘sabaydi boo’. İlk konaklama yerim bir dağın tepesinde. Kiraladığım kulübe ise bir nehrin üzerinde yer alıyor. Nehirde yıkanan köylüleri görünce bende eşyalarımı bırakıp yıkanmaya gidiyorum. Akşam elektrik kesintisi ile hayatımdaki en unutulmaz manzara ile karşılaşıyorum. Yıldızlar ve ateş böcekleri. Yıllardır ateş böceği görmemiştim. Gece o kadar ışıksız ki elimi öne uzatınca yıldızları gizleyen bir siyaklık oluyor sadece. Benim ne yaptığımı inceleyen ev sahibi aile yıllarca ateşböceği ve böyle yıldız görmemenin ne demek olduğunu anlayamazlar.


Nam Tha
Ertesi gün vakit kaybetmeden yola devam ediyorum. Devamlı yokuşlarla boğuştuğumdan fazla mesafe gitmem mümkün olmuyor. Devam ettikçe yollar daha da güzelleşiyor. Keyfim inanılmaz yerinde. Durduk yere şarkı söylemeye, gülmeye başlıyorum. Bir daha kendimi bu kadar mutlu hissedebilir miyim bilemiyorum. 


Nam Tha bu yoldaki ikinci konaklama yerim. Bundan sonrasında dağlar başlayacak. Ve anladığım kadarı ile dağ demek manzara demek. Kent iki kısımdan oluşmuş. Bir bölünde gündüz pazarı diğer bölümde de gece pazarını kuruyorlar. Ben sonraki kısımda yani gece pazarının bulunduğu kısımdayım. Konaklama konusunda Tayland da ki kadar konforlu sayılmaz, ama bence Laos mükemmel bir yer. Bu kadar bozulmamış kalması inanılmaz. İlk defa insanlara hiç tereddüt etmeden, severek bakıyorum. Burada bu insanlardan benim öğrenmem gereken çok şey var. Saflık.

Oudom Xai
Şehirden çıktıktan kısa bir süre sonra ana yol dar toprak bir yola dönüşüyor. Bu yolun ülkenin anayolu olduğuna inanmak zor. Aslında bu ülkede 7 ya da 8 tane yol numarası var. Yani ülkenin haritasını açarsanız sadece 7-8 tane yol bulunan bir harita göreceksiniz. Bu haritadaki ana yolların bir kısmı da toprak yol olabiliyor. Artık kocaman dağlarla mücadeleme başlıyorum. Biraz tırmandıktan sonra yol tekrar düzeliyor. 


Kente vardığımda İngiliz bir bisikletçi ile tanışıyorum. Biraz bilardo oynuyoruz. Her şeyi bırakıp yolda olmayı seçen arkadaşım bisikletini göstermek istiyor. Gidip bakıyoruz. Gerçektende böyle bir bisikletle yüz bin km civarında yol yapmayı denemek delilik. Önceki bisikleti kırıldığı için bunu Hindistan ya da öyle bir yerden almak zorunda kalmış.Akşam yemeğinde bir başka İngiliz ile tanışıp kısa bir muhabbet ediyoruz.
Nong Khiaw
Ben başkente doğru yola devam ederken Nong Khiaw tabelasını görüp sapıyorum. Biraz yolumu uzatmanın benim için pek bir sorun olacağını düşünmüyorum. Yolda iki Fransız motorcu ile biraz laflıyoruz. Onlarla Nong Khiaw da görüşmek üzere vedalaşıyoruz. Kente geldiğimde tüm tur boyunca gördüğüm en güzel kasabaya geldiğimi anlıyorum. Bence bu turun en unutulmaz yerlerinden birisi Nong Khiaw dırBir nehrin ikiye böldüğü kasaba, beton bir köprü ile birbirine bağlanmış. Limestone kireç taşı tepecikler kalem gibi dimdik kasabanın etrafını sarmışlar. Ve nehir bu tepeciklerin arasından kıvrılıp gidiyor. Etraftaki bir iki mağarayı ziyaret edip karadan ulaşımın olmadığı bir kasabaya doğru tekneye atlayıp gidiyoruz. Tek sorun burası Çin sınırına yakın bir yerde. Yani benim gitmem gereken yerin başkentin tam tersi yönde.


Muang Ngoi
İşte karadan ulaşımın olmadığı, sadece akşamları 2 saat elektriğin bulunduğu cennet gibi bir yer sorusunun cevabı Muang Ngoi. Burada 3-4 saat oturmaktan acımış kıçımı biraz hareket ettirme şansı buluyorum. İnanın teknede gitmek bisiklete binmekten çok daha acı verici bir şey. Bulduğum yer sadece 3usd’ye nehrin üzerinde bir kulübe. Kulübenin hamağına uzandığım gibi elimde Beer Lao manzaranın tadını çıkarıyorum. Beer Lao buraya özgü bir bira markası. Laos’ta en fazla göreceğiniz yazı Beer Lao yazısıdır. Benim şehirlerde çekilmiş hemen bütün fotoğraflarımda bir yerlerde mutlaka Beer Lao reklamı çıkmıştır. Biramın tadını çıkarıp ertesi günümü tarlalarda yürüyüş yaparak geçiriyorum. Ve akşama doğru petang oynayan insanları izleyip bir şeyler atıştırıyorum. Petang demir toplarla oynanan bir oyun. Benzer bir oyunu Fransa’da da görmüştüm.




Muang Khuha
Ertesi gün 3 kişi tekne ile 6 saat süren bir yolculuktan sonra ülkenin en kuzeyindeki kentlerden birisine varıyoruz.  Muang Khuha da çok fazla isterdim fakat toplam bir aylık bir sürem var ve bu gidişle başkente varamadan bir aylık süremi bitireceğim. Akşam bir kaç kişiyle tanışıp beraber yemek yiyoruz. Konuşan herkes Laos'un büyüleyici bir doğaya sahip olduğu konusunda hemfikir.
Tekrar Daha önce kaldığım Oudom Xai’ye varana kadar bisiklet sürmeye karar verip erkenden uyuyorum.


Oudom Xai
Biraz silkelenip daha önce çıkmaya üşendiğim tapınağa çıkmaya karar veriyorum. Tepede bir Budistle arkadaşlık ediyorum. Avustralyalı bir kız bize katılıyor ve günbatımından sonra hep beraber yemeğe gidiyoruz. Güzel bir sohbetin ardından vedalaşıp yatıyoruz. 







Pak Mong
Sadece bir gün kaldığım kentte ilk defa kertenkele ve fare benzeri hayvanları mutfaklarda görüyorum. Kertenkele lezzetli sayılır.










Luang Prabang
Bu kentin ismini bile söylemek keyifli. Nihayet büyük bir kente vardım. 3 gün burada kalacağım. Aylak aylak dolaşmak ve biraz dinlenmek için mükemmel bir yer. Tepedeki tapınakta gün batımını izlemek, akşam pazarında tıka basa yemek yemek ve burada nihayet bulduğum ‘Cycling in LoaCambodia, Vietnam’ kitabını incelemek benim günlük aktivitelerim oluyorlar. Kitabı tam zamanında edindiğime memnunum. Çünkü yolun bundan sonraki bölümünde en uzun rampam var. Ve toplam mesafem 155km gibi görünüyor. Neredeyse yarısı dimdik rampa olan bu yolu tamamlamaya çalışmak için iyice konsantre olmam ve dinlenmem gerekiyor.
Burada tapınakları gezerken tanıştığım İsrailli bir kız ile farklı farklı kentlerde 2 defa daha karşılaşacağız. Artık son karşılaşmamızda normalmiş bize gibi gelecek.
3 günün sonunda pırıl pırıl temizlediğim bisikletim ile yoluma devam ediyorum.



Luang Prabang-Khiew Kacha
Sabah çok erken saatlerde yola çıktım. Şehirden ayrılır ayrılmaz çok hafif bir yokuş başladı. Neredeyse hiç anlaşılmayan yokuş benim hızımı oldukça azalttı. Yolun ilk 50km si bittiğinde hayatımdaki en dik rampalarla mücadelemi vermiş, en yorucu deneyimlerimden birisini geride bırakmıştım. Fakat hesaplarımda ufak bir hata yaptığımı geç fark ediyorum. 23km kesintisiz %10 eğimle devam edecek olan yokuşun bittiğini zannediyordum. Ve bu rampa hiç istemediğim bir anda başlıyor. Önümdeki dağlarda kıvrılıp giden yollardan bu rampanın 23km olan gerçek rampa olduğunu anlamak kolay. İlk defa balık tutan birisinin ilk tuttuğu balığı denizlerin en kocaman yaratığı sanması gibi bende geride bıraktığım rampaları bu 23kmlik tırmanış sanıyordum. İlk tuttuğu balıklardan sonra kocaman bir kılıçbalığının teknesinin üzerinden atlayışını seyretmesi gibi bende bu tırmanışın, sonu belli olmayan rampanın tadına varmaya çalışıyordum. Bir yandan tırmandıkça ayaklarımdaki acı artıyordu. Bir yandan da kendimi motive edecek şeyler buluyordum. Fakat saatte 5km ortalama hızla bu rampayı hiç durmadan çıksam bile 5 saat yorucu bir şekilde pedal çevirmem gerekecekti. Yani tepeye vardığımda güneşin batmasına iki saat kalacaktı. Bu iki saatlik sürede de yolun 75kmsini tamamlamam mümkün değildi. Pek bilinmeyen fakat birkaç bisikletçiden duyduğum ve bana 40km uzaklıktaki bir konaklama yerinin varlığı beni rahatlatıyordu. Bu konaklama mekanında kalırsam eğer bugün planladığım 155kmlik mesafeyi ikiye bölüp bu gün 80 yarında 75km yol yapacaktım. Bu sayede hem gün kaybı yaşamayacaktım. Hem de daha az yıpranacaktım.

Zirveye vardığımda manzaranın tadını çıkartmadan olmaz. Bende nefes alıp-vermem hala vücudumu sarsacak kadar şiddetli olmasına aldırmadan birkaç fotoğraf çektim. Az ilerde bisikletinin yanında duran bir kız dikkatimi çekti. Dağın tepesinde, virajın tam ucunda duran Laoslu bir kızın fotoğrafını çekmeye çalıştım. Daha sonrada yoluma devam ettim. Kızın yanına gelince kendisinin Laoslu yerel halktan birisi değil Kanadalı bir bisikletçi olduğunu anladım. Biraz konuştuk ve yollar hakkında net bilgiler verdik birbirimize. Yalnız başlamış yola ama tanıştığı bir bisikletçi ile beraber devam ediyorlarmış. Yol arkadaşın nerede sorusunun cevabı yarım saat rötarla tırmanışını tamamlıyor. Yanımıza gelincede hemen bir keyif sigarası yakıyor. 23km lik iniş ve ardından hafif bir eğim ile yokuş inmeye devam edecekleri Luang Prabang yolunun her cm’si beynimdeydi. Onlarda Ertesi gün karşılaşacağım inanılmaz güzel bir yokuştan bahsettiler. Benim ineceğim bu yokuş dün onların saatlerce mücadele edip tırmandıkları bir rampaydı. Bugünkü yolu nasıl hafızama kazıdıysam onlarında hafızalarında bu yol kazılıydı.
Yoluma devam edip tepede bir konaklama yerine varıyorum. Basit bir kasaba meydanında iki tane bakımsız guesthouse var. İkisi de oldukça pis ve bakımsız olduklarından ucuz olanını tercih ediyorum. İyi bir yemek ve iki biranın ardından yatağa gidecek gücü zor buluyorum. Deliksiz uyku.



Hot Spring
Güne yaklaşık bir saat hiç pedal çevirmeden başlıyorum. Yolun büyük kısmı geride kalıyor bu uzun iniş sayesinde. Bir sonraki konaklama yerim sıcak su kaynaklarının kenarına yapılmış 5 adet kulübeden ibaret. Biraz bütçemin üzerinde olan bu kulübelerden en keyiflisini tutuyorum.



Vang Wieng

Son iki gündür jant tellerinden geldiğini düşündüğüm sesin asıl sebebini buldum sonunda. Ön tekerin göbeği dağılmış. Vang Wieng’e varana kadar yapabileceğim bir şey yok. Kente girdiğimde hemen bisikletimi tamir edebileceğim yer bulmaya çalışıyorum. Bir motor tamirhanesinde ön göbeği açıyorum. Orada çalışanlara göbeğin içinde artık yerlerinde olmayan bilyeleri gösteriyorum. 9tane olması gereken bilyelerin sadece 4’ü yerinde kalmıştı. Bir başka mağazaya yönlendiriyorlar beni. Bir çeşit rulmanı bilyelerin yerine yerleştiriyor ve ben yoluma devam edebiliyorum. Gecen hafta tekneden inerken bisikletimi nehre sokmak zorunda kalmıştım. Tahminimden daha derin olan su seviyesini hesaplayamadığımdan tekerlerin göbekleri de pedallarda bir süre suda beklemişti.Bu hatanın acısını hiç bir şey bulmayacağım Laos’ta bu gün yaşıyorum.

Vientiane ve Güney Laos, Adalar ve Kamboçya sınırı
Bu bölümler ile ilgili şimdilik sadece fotoğraflara yer vereceğim.






























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder