2009-05-31

6 Uttaradit


Kimden gezi

Bugün bisiklet üstündeydim 110km lik çok keyifli yollardan utarait e ulaştım. Burası çok keyifli bir kent değil. Ufak bir yer ama insanları çok sıcak ve ilgililer. Burada önemli bir tarihi eser olmadığından çok ünlenememiş bir yer. 140 baht’lık bir oda bulduktan sonra bisikleti bırakıp biralamaya bir yerlere gidiyorum. Bir İngilizce öğretmeni ve mekanın sahibi Ga ile muhabbet ediyoruz özelliklede tai dili hakkında. Burada kadınlar ile erkekler farklı dil kullanıyorlar. Mesela kadınlar merhaba demek için swadikaaa derken erkekler swadikrap diyorlar. Buna benzer ne kadar kelime var bilmiyorum fakat kadınlar ile erkeklerin konuşmasındaki farkı anlamak mümkün. Bunların öğrendikten sonra sıra birazda kelime öğrenmeye geliyor. Fakat çok zor bir dil. kelimeleri söylemek imkansız gibi.

Yolda giderken o kadar çok kelebek vardı ki. Bir kaçtanesi km saatimin üzerine konarak yolda bana arkadaşlık ettiler.




2009-05-30

5 Sukothayi


Sukothayiye gitmek için saat 10 gibi yola çıkıyorum. Saat 1 de şehre varıyorum. Yolda büyük bir hata yapıyorum. Vücudumda oluşan amele yanığını yok etmek için yol boyunca t-shirt’ümü çıkarıyorum. 3 saat güneş altında bisiklet kullanmak can yakıcı yanıklar oluşmasına sebep oluyor.
Antik kent gezisi yaparken kulaklığımı bisikletin tekerine kaptırıyorum. Artık sıkıcı yollarda beni motive edecek müziğim yok. Ama şansıma yollar devam ettikçe daha yeşil ve çekici oluyorlar. Şehri ve 15-20 km ilerisindeki antik kenti fazla anlatmayacağım. Ayyuthaya gibi bir ada olan antik kent ile ilgili birkaç fotoğraf yeterli olacaktır.
Ertesi gün bisikletimi temizleyip otelde bırakıyorum. Biraz şehir turu yapıp dinleniyorum.


2009-05-27

4 Phitsanulok

Kimden gezi

Phitsanulok'a trenle geliyorum. Trende yemekli vagonda birkaç bira içiyorum. Masasını paylaştığım thai adam da bol bol sigara ikram ediyorlar. Adam sigarasını bambu yaprağı gibi bir şeye sarıp içiyor. Bu da sigaraya değişik bir aroma veriyor. Bu tren hattını bilen bir arkadaşımın olması bana güven veriyor. Nitekim ineceğim istasyona gelmeden önce beni uyarıyor. Arkadaki yük vagonundan bisikletimi alıp yeni şehirde nerede olduğumu bulmaya çalışıyorum. Elimdeki şehir haritasının ölçeğine alışamadığımdan Gh olduğu yeri geçip askeri alana giriyorum. Askerlerin şaşkınlığı, benim onlara haritada bir şeyler sormaya çalışışım görülmeye değerdi. Aynı yolu geri donuyorum. GH nin olmasını düşündüğüm yerdeki bir bara guesthousenin adını soruyorum. Çıkan üç kız Gh yi tarif etmek yerine kollarımı ve bacaklarımı ellemeye başlıyorlar. Onlarla fazla vakit kaybetmeden kendi çabalarımla guesthouseu buluyorum. Anladığım kadarıyla bu sezonda kapalıymış. Benim için bir oda ayarlıyorlar. Ve gezimin en ucuz ve en unutulmaz konaklama yerinde böylece varmış oluyorum. Bana verdikleri oda büyük bir bahçenin içerisindeki yan yana dizili ahşap kulübelerden birisi. Kulübenin kapılarında ahşap ağırlılardan yapılmış bir mekanizma kapıların kendiliğinden kapanmasını sağlıyor. Böylece içeriye biraz daha az sivrisinek gireceğini düşünmüş olmalılar. Tuvaletim ve banyomda odanın dışına yapılmış bir ahşap bölme. Bu bölümde ise duş alırken gökyüzünü izleme şansınız var. Çünkü tavan ve duvarlar yarım bırakılmışlar. Odamın giriş ve banyo kısımlarında ise birer tane bir buçuk metre yüksekliğinde toprak testi duruyor. Benim odam gibi yan yana dizili diğer odalar ve bahçedeki güzel bitkiler burasını benim için unutulmaz yaptı.
Eşyalarımı bırakıp biraz daha bira içmeye dışarıya çıkıyorum. Barda tanıştığım bir almanla bol bira içip bol bol sohbet ediyoruz. Barda ilginç bir tuvalet tasarımı var. Sadece işeyebileceğiniz bu tuvalet mutfağın ortasında zeminden çıkan bir boru ve bu borunun tepesine sıkıştırılmış bir huniden ibaret. Açıkçası o kadar biranın üzerine bir sanat eseri gibi duruyordu. Sohbetimiz devam ederken yağmur başlıyor. Burada yağmur başlamadan önce enteresan bir rüzgar başlar. Bu rüzgarı hissettikten sonra en fazla beş dakikanız vardır. Eğer bir yere saklanabilirseniz kuru kalabilirsiniz. Saklanamazsanız sırılsıklam oldunuz demektir. Yağmurun dinmeyeceğini anlayınca bisiklete atlayıp beş dakika uzaklıktaki odama geliyorum ve yolda sırılsıklam oluyorum.

2009-05-25

3 Ayutthaya


Kançhanaburi Ayutthaya arasındaki yol sıkıcı bir yoldu. Üstelik harita üzerindeki bir hesap hatası yüzünden kendi kişisel mesafe rekorumu bugün kırdım. 150Km civarı hesapladığım yol aslında 181km'miş. O zamana kadar en fazla sadece 110km mesafe yapmıştım. Şehre vardığımda ne kadar yorgun olduğumu tahmin edebilirsiniz. Yolda bir iki defa benzincide durup kıyafetlerim ve kaskımla suyun altına girdim. Hava oldukça bunaltıcıydı. En son dinlendiğim bir benzincide bir kamyon şoför benimle oldukça ilgilendi. Beni şehre kadar bırakma konusunda ısrar etse de kendi rekorumu kırma hırsım daha ağır bastı. Bugün bu sıkıcı yollarda kendimi zorlamak, daha sonra kuzey taylandın güzel doğasında keyifle hiçbir şeyi kaçırmadan gitmek istiyordum. Şoför kadın benimle birlikte fotoğraf çekildikten sonra kızı olduğundan bahsetti ve ısrarla beni tanıştırmak istedi. Telefonla kızını arayıp benimle konuşturduktan sonra şehre girince aramam ve onlarda kalmam için ısrar etti. Ne yazık ki şehre vardığımda çok yorgun olduğumdan bilmediğim bir yerdeki evi arayıp durmak istemediğimden bu nazik teklifi kabul edemeyecektim.

Şehir dört tarafında nehirlerle çevrelenmiş bir ada aslında. Şehre girmek için köprülerden geçmek zorundasınız. Ada-şehir ise iyi düzenlenmiş tapınak yerleşimleri ve yeşil alanları ile büyük bir park gibi aslında. Daha sonra bu dikdörtgen ada-şehir planını iki yerde daha göreceğim.
Otelime yerleşip bir duş alıyorum. Yoldayken bu anı sanki hiçbir zaman yaşayamayacakmışım gibi gelmişti. Biraz uzandıktan sonra dışarıda biraz yemek yiyorum, otelin yanındaki turizm acentasından bisikletle tapınakları gezebilmek için bir harita alıyorum. Akşam bu yorgunluğun üzerine bir bira içmek ve ertesi günü harita üzerinde planlamak kadar zevkli bir şey yoktur. Eğer yorgunsanız ve devam etmek istiyorsanız kendinizi bir gün önceden hazırlamak gibisi yoktur. Sabah kalkınca tura istekli ve hazır olursunuz.
Bu bira tam yorgunluğumu hissettirmişken arkadan birisi omzuma dokunuyor. İlk başta böyle bir ülkedeyken birisinin beni tanıyamayacağına emin oluşum karşımdaki kızı tanımamı geciktiriyor. Kançhanaburide beraber şelale gezisi yaptığımız kızmış meğer. Gülümsemeye ve onu gördüğüme mutlu olmaya çalışıyorum ama yorgunluğum buna engel oluyor. Bir anda kendimi suratsız bir mimar olarak buluyorum. Burada ki insanlardan öğreneceğim çok şey var anlaşılan: biraz gülümsemek. Yorgunken, stres altındayken biraz gülümsememe, kaba olma hakkını her zaman kendimde bulmuşumdur. Fakat bu tur boyunca insanların çok zor koşullarda bile, bir cenazede bile gülümsemelerini kaybetmediklerini görmek beni şaşırtmıştı. Turun sonunda bende sınıfı geçmiş olacağım ama suratsız mimarın seyahati bir iki hafta daha devam edecek. Sonra yavaş yavaş silinip kaybolacak.


Ertesi gün sabah kalkıyorum. En sevdiğim şeyi, kahvaltımı bulmak için bisikletimle şehri geziyorum. Kıçım hala acıyor. Bir şeyler atıştırıp şehirdeki bütün tapınakları geziyorum. Bir tanesinde kadın bir budist rahibe görüyorum. Nedense kaşlarının ve saçlarının olmaması ve beyaz kıyafeti bende ilk önce ömrünün son günlerini bu huzur dolu yerde geçirmek isteyen kemoterapi görmüş bir hasta olduğunu düşündürtüyor.  Sonra yavaş yavaş gerçeğin farkına varıyorum.
Bana yoldayken en fazla güven veren şey burada istediğim tapınakta kalabileceğim. Eğer yolu bitiremezsem ilk gördüğüm tapınakta çok hoş ağırlanabileceğimi biliyorum. Eğer bir kadınsanız tek sorun tapınakta bir kadın rahibenin olması şart. Aksi halda kalmanıza izin vermezlermiş. Ayrıca budist rahiplerin kadınlara dokunması yasakmış. Kız kardeşim bir kaç tanesi ile kol kola girip fotoğraf çektirmiş gerçi ama bu yasakların ne kadar esnek olduklarını bilmiyorum.

Akşam gün batımını seyretmek için tapınakların olduğu bir parka gidiyorum. Betminton oynayan bir grup kızı seyrediyorum. Bir süre sonra elimde bir raket onlara katılıyorum. Kızlardan birisi benimle biraz fazla ilgili gibi. Bu ilgili olan kız gideceklerken bana beklememi soyluyor ve yeleğini bende bırakıyor. Arkadaşlarını bırakıp geldiğinde hava iyice kararıyor. Bizden başka kimsenin kalmadığı parkta biraz sohbet ettikten ve birbirimizi daha iyi tanıdıktan sonra tapınaklara doğru yürüyüp karanlıkta kayboluyoruz.......

2009-05-21

2 Kanchanaburi

Nakhon Pathom’dan 79km sonra Kanchanaburi’ye varıyorum. Burası Bangkok yakınlarındaki en önemli turizm kentlerinden birisi. Şehir Kwai nehrinin etrafına kurulmuş. Etrafındaki milli parklar, şelaleler ve birçok kişinin filmini ve film müziğini hatırlayacağı Kwai Köprüsü burasını ünlendirmiş.
Buraya gelirken 30km kadar yağmurda bisiklet kullanmak zorunda kalmıştım. Çok az bir yağmur yağmış olsa da bisiklet turumda gördüğüm ilk yağış olması yüzünden biraz durup yağmurun dinmesini beklemiştim. Yağmuru beklemenin bir sonuç vermeyeceğini anlayınca yola devam etmiştim. Kanchanaburi’ye girdiğimde ıslak ve kirli hissediyordum. Bu yüzdende ilk gördüğüm gusethouse (GH) da konaklamaya kara vermiştim. Bu GH ne yazık ki şehrin en kişiliksiz yerlerinden birisinde yer alıyormuş. Bir yol kenarında, akşam pazarına uzak, yerel halktan kopuk, turizmin canlı olduğu ikinci bir Kanchanaburi denebilecek nehir kenarı ile ilişkisi olmayan fakat konforlu, içinde bisikletimi bırakabileceğim bir avlusu olan bu GH de sadece bir gün kaldım. Şehirdeki diğer günlerimi nehir kenarında daha güzel ve daha ucuz bir GH da geçirdim. Bu GH turumun bundan sonraki kısmını planlayacağım yer olacaktır.
-------------

-------------
Bazen bisikletle olmak, şehir içinde bisikletle bir yerlere gitmek insana çok güzel sürprizler hazırlıyor. Bunlardan birisini bir akşam bisikletle bir şeyler yemeye çıktığımda yaşamıştım. Kanchanaburi Ölüdeniz benzeri bir yer gibi düşünülebilir, gece açık havadaki barlarda bir şeyler içip bilardo oynayabilirsiniz, sahil kenarında ki GHnin kafesinde nehrin tadını çıkarıp hamakta sallanabilirsiniz. Fakat bunlar yerli halkın katılmadığı eylemlerdir. Halk kendi arasında çok daha faklı bir yaşam kurmuşken, şehre gelen yabancılar için yalancı, parlak, eğlenceli bir dünya yaratırlar. Ben bu yalancı dünyanın dışına ilk çıkışım o gün olmuştu. Sadece yerel halkın buluşma noktası haline gelmiş bir sokak ve bu sokağın uncunda ki ufak bir meydanda yemeğimi yerken, insanların eğlencelerini, ilkokul çağında çocukların hazırladığı bir folklor gösterisini, transseksüellerden oluşan bir grubun sahnede çaldığı bir sokak düğünü ve tabii ki yerel halkın oradaki tek yabancı oluşumdan dolayı gösterdiği olağan üstü ilgiyi görme şansım o gündü. Halkın ilgisi şaşırtıcı boyuttaydı. İlk başlarda sevimli ve makul tekliflerle gelirlerken gecenin sonuna doğru teklifler ilginçleşti. Bir yerde snooker oynamaya başlamışken mekân sahibi kadın oradaki kızlardan birisini gösterip beni onunla gezmem için ikna etmeye çalışıyordu, bir yandan da 16 yaşında bir çocuk bana uyuşturucu ikram ediyordu. İki teklifi de kırıcı olmadan reddettim.
Ertesi gün bisiklet çantalarımı onarıma verdim. Çantaları onartmak için gittiğim terziler bunları dikemeyeceklerini söylediler ve bunu bir ayakkabı tamircisinin yapabileceğini tarif ettiler, tarif etmek için bir ayakkabı göstermek isteseler de görünürlerde bir ayakkabı falan yoktu o yüzdende çıplak ayaklarını gösterdiler. Bende anladığımı belirtmek için sandaletimi tuttum. Şehirde sadece bir ayakkabı tamircisi varmış, o da olmayabilirdi; çünkü burada hiç ayakkabı görmemiştim. Ben bile bisiklet üzerinde olmasam ayakkabılarımı daha fazla taşımazdım. Ayakkabıcıyı bulup çantalarımı verdim. Çantaları üç gün beklemek zorunda olduğumdan da kendime tüm günümü alacak olan bir tur ayarladım. Ertesi günde yakınlarda yer alan bir tepenin tepesine inşa edilmiş bir tapınağa gittim.
Bu tapınak gezisini yaptığım gün 6-7 otobüs dolusu öğrenci sürüsü tapınaktaydı. Bol fotoğraf çektiğim tarihi bir önemi olmayan bu tapınak renkli Tayland mimarisini en iyi anlatan tapınaklardan birisi olmalı. Bütün yüzeylerin yaldızlı mozaiklerle kaplandığı tapınak, çok büyük, altın gibi parlayan buda heykelinin arkasında bir fon gibiydi. Bu hali ile tapınak buda heykelinin yanında ikinci planda kalıyor, budanın bir merkezde bulunabileceği bir çerçeve sunuyordu. Buda ve tapınak bir uydu anteninin çanağı ve merkezinde ki alıcıya benziyordu.

 
Tapınak inişinde bisikletimin yanında biraz dinlendim. Tapınağının güzel fotoğraflarını çekebilmemi sağlayan güneş, beni biraz yormuştu. Bu esnada yanımda duran öğrenci grubundan bir kız utana sıkıla gelip benimle sohbet etti, Bangkok’ta olduğunu söyledi, dikkatli olmamı diledi ve gitti. Bende bisikleti hazırlayıp gitmeye hazırlandım. Tam bu sırada az önce utangaç bir sohbet yaptığımız kız tekrar yanıma geldi, daha da utangaç bir halde bana üzerinde telefon numarasının yazılı olduğu bir kâğıt uzattı ve otobüste onu bekleyen arkadaşlarından oluşan izleyicilerinin önünde koşarak otobüse atladı.
Bu telefon numarası 3 hafta sonra, Laos’a geçmeden önce, tamamen unuttuğum bir günde beni tekrar arayacak ve sıcak bir telefon konuşması yapacaktı.
Tayland’da Kanchanaburi ile ilgili, gözümün önünden gitmeyen bir görüntü, akşam güneş yeni batmışken yağmurun altında akşam pazarında yemek ararken gördüğüm bir kıza aitti. Bu kız 20 yaşlarında, diğer bütün Tayland kızları gibi uzun, düz, siyah saçlı, zayıf ve narindi. Tek farkı genelde olması gerektiği gibi esmer tenli değil açık, bembeyaz tenliydi. Kız yemek tezgâhının önünde torbalara doldurulan yemekleri bekliyor, satıcıya bir şeyler işaret ediyor, göstermek için parmak uçlarında yükseliyordu, ayakları çıplaktı ve koyu renk bir su birikintisinin içinde duruyordu. Yağmurun vücuduna çarpan damlaları bedeninin etrafında bir hale oluşturuyor, sanki onun parlamasına sebep oluyordu. Kız çok güzeldi. Güzel şeyleri anlatmak çok daha zevkli, o yüzden kızımızın içinde bulunduğu akşam pazarının kargaşasını, pisliğini anlatmak istemiyorum. Fakat şunu söylemek gerek böyle bir ortamda güzel bir şey, olduğundan daha da güzelleşiyordu. Bu kızın başka bir giysi ile başka bir ortamda daha güzel olabilmesi imkânsızdı. “Bataklıkta bir orkide”. Bu orkidelerden Tayland’da çok fazla gördüm.
Bir insan ırkının bu kadar zarif, etkileyici olabileceğini daha önce tahmin edemezdim.
Zamanında Ayutthaya başkentmiş. Bu dönemde Komşu Burma ile aralarında savaş varmış. Bir gün Burma ordusu savaşmak için meydana gelmiş, kamp kurmuş. Ayutthaya halkı en güzel birkaç kızını düşman kamp alanına yollamış. Kızlar bütün orduyu sarhoş etmeyi başarmışlar ve ertesi gün Ayutthaya ordusu sarhoş Burma ordusunu bozguna uğratmış. Bu hikâyeyi bana anlatan kişi “Taylandlı bir kız silahtan daha tehlikelidir” diye sözünü bitirmişti. Hikâye gerçekmiş, eminim Burma ordusundaki bütün askerler kızların geliş amacını sezmiş ama karşı koyamamıştır.
Akşam geri dönüp 6 bira içtim, biraz geç yattım ve sabah 7 gibi Ayutthaya’ya doğru yola çıkacağım.


2009-05-20

1 Nakhon Pathom

Nakhon Pathom

Bugün bisikletle Bangkok’tan yola çıkıp Nakhon Pathom’a ulaştım.
Bangkok ve çevresi Tayland’da araç trafiğinin en yoğun olduğu bölgedir. Benim gibi ülkeyi bilmeyen, elinde bir harita ile yolunu bulmaya çalışan bir bisikletçi için durum daha da karışıktır; bulabileceğiniz haritalarda gösterilen bütün yollar yoğun araç trafiğinin olduğu şehirlerarası ana hatlardır. Bu yüzden de seçtiğiniz yollarda bisiklet kullanmak zaman zaman çok zor olacaktır.
Ben kaldığım gusethouse dan 5km uzaklaşmamışken yanlışlıkla çevreyoluna girmişim. Yerden 20m kadar yüksekte kolonların üzerinde devam eden bu yoldan çıkabilmek için 10km kadar devam etmem gerekti. Karşı şeritte duran bir polis beni çıkmam için uyardıysa da, ilk yol ayrımına kadar devam etmek zorunda kaldım.
Aşağıda devam ederken de başka sorunlarla karşılaştım. Yoğun araç trafiğinde araçların yan yollara sapıp sapmayacağını tahmin edememek, yan yollardan aniden çıkan araçlarla burun buruna gelmek başka bir tehlikeli durumdu. Neticede bisikletle ortalama bir hızı korumak mümkün olmadı. Defalarca durmak tekrar yola devam etmek zorunda kaldım.

Sevgili Ahmet, sizin sopa konusunda söyledikleriniz beni ikna edemese de köpekler, bu konuda ikna edici davrandılar. 30km hıza ulaşınca sorun çıkarmayan köpekler, biraz daha yavaş olursanız ölesiye kovalıyorlar. Bir kaç tanesi havlamadığından ısıracağı izlenimine kapıldım. Yarın sabah ilk iş iyi bir sopa bulmak olacak.

Yol tabelalarına gelince, muntazam olduğunu söylemem gerek. Yolun kaçıncı kilometresinde olduğunuz, kaç numaralı yolda olduğunuz veya şehir isimleri ile ilgili bilgiler kesintisiz veriliyor. Her km de doğru yolda olduğunuzu belirten yol işaretleri ile karşılaşıyorsunuz.

Maalesef yollarda gösterdikleri özeni otel isimlerinde göstermiyorlar. Turizmin yaygın olmadığı Nakhon Pathom gibi birçok şehirde otel isimleri sadece tay dilinde yazılıyor. “ไดกเส่ดกเว” ya da “ฟหดกเวสา วา สา ตค” bu iki kelime tay klavyesi ile yazılmış şeyler. Böyle bir alfabeyi aklımda tutmamın benim için ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Sonuçta otel kelimesini ezberleyemedim. Bir yerin otel olup olmadığını anlamak içinde tahmin etmek zorunda kaldım. Bu yüzden de otel gibi resepsiyonu olan bir yere oda sormaya karar verdim.
İlk soru sorduğum yer bir otel değil, klinikmiş. Gayet misafirperver olan klinik doktoru ve kızı benim bir otel bulamayacağımı anlamış olmalılar ki beni bir otele kadar götürmek için ısrar ettiler. Arabalarını takip ederek ulaştığım otelde benim yerime pazarlık yaptılar ve bana nerede ye yiyebileceğim, nereleri gezebileceğimi söylediler.
Odama yerleşip fanı çalıştırıyorum, duşumu alıyorum.
Buradaki otel odalarında mutlaka fan bulunuyor. Benim odamdaki fan yatağımın tap tepesinde tavana monte edilmiş, antipas yeşili renginde boyalı, metal ve oldukça büyük bir model. Fan sadece otel odalarında değil, sokakta yemek yapan standlarda, şehir içi otobüslerde, şehirlerarası trenlerde, berberlerde, lokantalarda kısaca insan olan her yerde kullanılıyor. Fan artık bana Asya ülkeleri için bir sembolmüş gibi gelmeye başladı.
Fanı açık bırakıp dışarı çıkıyorum.

Nakhon Pathom şehrinin tam merkezinde, kare bir zeminde oturtulmuş, koni şeklinde yüksek bir tapınak var. Bu tapınak şehrin sembolü olmuş durumda. Bu tapınak da diğer tapınaklar gibi yüksek olmaya, şehrin her yerinen görünmeye çalışıyor. Bu sebepten de tapınak yapay bir tepenin üzerinde yer alıyor.
-------------
-------------
Tapınağın etrafı ise halk için bir toplanma yeri. Burada insanların oyun oynayabilecekleri alanlar, yemek standları, kahve içilebilecek yerler yer alıyor. Sosyal olmayı çok seven Asya halkı için bunun gibi toplanma yerleri her şehirde mevcut.
Tayland’da halk yemeklerini her zaman dışarıda yemeği tercih ediyor. Evlerde ki mutfaklar her zaman çok ilkel. Hatta mutfaksız evler bile var. Bilgileri doğru aktarmak için yemekten başlayalım. Tayland mutfağında yemek denilince, Türk mutfağındaki gibi hazırlanmış tencerede kaynayan yemekler akla gelmesin; aksine pişmiş halde bekleyen yemekleri yok denecek kadar da az. Bir yemek sipariş ederseniz, tezgâhtaki malzemeler bir tavanın üzerine fırlatılır ve yemek gözünüzün önünde hemen hazırlanır. Yüksek ateşte hazırlanan bu yemekler 30sn içinde pişmiş olurlar. Eğer oturarak yemek isterseniz orada yersiniz. Eğer eve götürmek isterseniz yemekler plastik poşetlere konulur. Burada plastik poşetlerle çorba bile taşınıyor. Türkiye de pazarlarda yumurta alırken kullandığım bu poşetlerden, kola içmek, karidesli soslu bir yemek yemek, çorba taşımak ilk başlarda garip geldi. Sonuçta bu poşetler Tayland’ın yaşam biçimini en akılda kalıcı ifade eden nesnelerden.

2009-05-15

Günlük yol ve mesafe ve masraf tablosu

tarih baslangic bitiş günlük -km konaklama masrafı baht toplam harcama (konaklama dahil) odometre
tayland tayland tayland tayland tayland tayland
1 20.05.2009 bangkok nakhon pathom 65 200 500
2 21.05.2009 nakhon pathom kanchanaburi 79 150 456
3 22.05.2009 kanchanaburi 0 150 1590
4 23.05.2009 kanchanaburi 0 150 300
5 24.05.2009 kanchanaburi 40 150 474
6 25.05.2009 kanchanaburi ayuthaya 181 200 570
7 26.05.2009 ayuthaya 20 200 880
8 27.05.2009 ayuthaya phitsanulok tren kullandim 120 630
9 28.05.2009 phitsanulok 120 270
10 29.05.2009 phitsanulok sukothayi 110 150 400
11 30.05.2009 sukothayi 0 150 395 620
12 31.05.2009 sukothayi uttaradit 110 140 594
13 01.06.2009 uttaradit lampang 114 150 590 881
14 02.06.2009 lampang chiang mai 104 150 769 987'6
15 03.06.2009 chiang mai 5 150 450 999,2
16 04.06.2009 chiang mai 50 150 690
17 05.06.2009 chiang mai wieng hang 20 150 362
18 06.06.2009 wieng hang fang 150 250 498
19 07.06.2009 fang chiang rai 40km+nehir 120 765 1268
20 08.06.2009 chiang rai 120 502 1302
21 09.06.2009 chiang rai mae sai 85 80 1410
22 10.06.2009 mae sai chiang kong 98 150 612 1486
23 11.06.2009 chiang kong 10 150 685+1500vize 1498
laos laos laos laos laos (bin kip) laos (bin kip) laos
1 12.06.2009 chiang kong houei xai nehir ulasimi 50.000 k 200.000k 1498
2 13.06.2009 houei xai vieng poukha 120 30 90.000 1634
3 14.06.2009 vieng poukha nam tha 79 30bin 136.000 1713
4 15.06.2009 nam tha oudom xai 120 30bin 138.000 1830
5 16.06.2009 oudom xai 20 30 78bin 1855
6 17.06.2009 oudom xai nong khiaw 115 40 128 1970
7 18.06.2009 nong khiaw muang ngoi nehir ulasimi 25 137 1970
8 19.06.2009 muang ngoi munag kuhua nehir ulasimi 25 275 1970
9 20.06.2009 munag kuhua oudom xai 100 30 112 2075
10 21.06.2009 oudom xai pak mong 82 30 94 2157
11 22.06.2009 pak mong luang prabang 112 30
12 23.06.2009 luang prabang 18 30 250 2290
13 24.06.2009 luang prabang 0 30 149 2290
14 25.06.2009 luang prabang khiew kacha 80 30 135 2370
15 26.06.2009 khiew kacha hot spring 75 50 139 2445
16 27.06.2009 hot spring vang vieng 85 30 182 2534
17 28.06.2009 vang vieng na nam 108 50 163 2645
18 29.06.2009 na nam vientiane 111 30 128 2753
19 30.06.2009 vientiane 0 30 148 2753
20 01.07.2009 vientiane 0 30 350
21 02.07.2009 vientiane pakse otobus 30 292
22 03.07.2009 pakse 0 30 106
23 04.07.2009 pakse tad lo 119 25 89 2912
24 05.07.2009 tad lo champasak 115 25 110 3027
25 06.07.2009 champasak 25 25 99 3050
26 07.07.2009 champasak don khong 113 30 113 3167
27 08.07.2009 don khong don det 45 15 100
28 09.07.2009 don det 15 104
29 10.07.2009 don det stong treng 91 2usd 54usd 3295
kambocya kambocya kambocya kambocya kambocya kambocya
1 11.07.2009 stong treng phnom penh otobus 5 12
2 12.07.2009 phnom penh 5
3 13.07.2009 phnom penh 5 22
4 14.07.2009 phnom penh stung 80 3 10
5 15.07.2009 stung khompong thom 93 4 9 3529
6 16.07.2009 khompong thom siem rieb 150 3
7 17.07.2009 siem rieb (ankor) 60 3
8 18.07.2009 siem rieb (ankor) 80 3
9 19.07.2009 siem rieb (ankor) 10 3
10 20.07.2009 siem rieb phonom phui (ankor) 50 3
11 21.07.2009 siem rieb 60 3
12 22.07.2009 siem rieb 3
13 23.07.2009 siem rieb 3
14 24.07.2009 siem rieb 3
15 25.07.2009 siem rieb 3
16 26.07.2009 siem rieb 3
17 27.07.2009 siem rieb sisophon 70 3
tayland tayland tayland tayland tayland tayland
1 28.07.2009 sisophon arayna 66 300
2 29.07.2009 arayna sa kaew 61 250
3 30.07.2009 sa kaew 250
4 31.07.2009 sa kaew chantaburi 160 200
5 01.08.2009 chantaburi klaeng 87 120
6 02.08.2009 klaeng hat mae rampeang 63 300
7 03.08.2009 hat mae rampeang pattaya 82 250
8 04.08.2009 pattaya 250
9 05.08.2009 pattaya si racha 34 150
10 06.08.2009 si racha bangkok 116 180 4739
11 07.08.2009 bangkok 180
12 08.08.2009 bangkok 180
13 09.08.2009 bangkok 180
14 10.08.2009 bangkok 180
15 11.08.2009 bangkok samut shongkharam 79 200
16 12.08.2009 samut shongkharam 200
17 13.08.2009 samut shongkharam bangkok 90 180
18 14.08.2009 bangkok 180
19 15.08.2009 bangkok 180
20 16.08.2009 bangkok phetchaburi 130 120
21 17.08.2009 phetchaburi hua hin 73 200
22 18.08.2009 hua hin chumphon 189 250
23 19.08.2009 chumphon deniz ulasimi
24 20.08.2009 chumphon kok tao deniz ulasimi 200
25 21.08.2009 kok tao 200
26 22.08.2009 kok tao 200
27 23.08.2009 kok tao khao sok 80 200 5598
28 24.08.2009 khao sok adini unuttum 105 250 5700
29 25.08.2009 adini unuttum phang nga 60 250 5760
30 26.08.2009 phang nga krabi 120 120
31 27.08.2009 krabi ko lantha 90 150
32 28.08.2009 ko lantha trang 120 200
33 29.08.2009 trang phattalung 60 300
34 30.08.2009 phattalung nakhon si thamarrat 158 200
35 31.08.2009 nakhon si thamarrat surathani 151 150
36 01.09.2009 nakhon si thamarrat chumphon 150 150
37 02.09.2009 chumphon gece treni gece treni 6664
38 03.09.2009 chumphon bangkok 180 6666
39 04.09.2009 bangkok 180 6666
40 05.09.2009 bangkok 180 6666
41 06.09.2009 bangkok 180 6666
42 07.09.2009 bangkok 180 6666
43 08.09.2009 bangkok istanbul ucak bedava