2009-05-20

1 Nakhon Pathom

Nakhon Pathom

Bugün bisikletle Bangkok’tan yola çıkıp Nakhon Pathom’a ulaştım.
Bangkok ve çevresi Tayland’da araç trafiğinin en yoğun olduğu bölgedir. Benim gibi ülkeyi bilmeyen, elinde bir harita ile yolunu bulmaya çalışan bir bisikletçi için durum daha da karışıktır; bulabileceğiniz haritalarda gösterilen bütün yollar yoğun araç trafiğinin olduğu şehirlerarası ana hatlardır. Bu yüzden de seçtiğiniz yollarda bisiklet kullanmak zaman zaman çok zor olacaktır.
Ben kaldığım gusethouse dan 5km uzaklaşmamışken yanlışlıkla çevreyoluna girmişim. Yerden 20m kadar yüksekte kolonların üzerinde devam eden bu yoldan çıkabilmek için 10km kadar devam etmem gerekti. Karşı şeritte duran bir polis beni çıkmam için uyardıysa da, ilk yol ayrımına kadar devam etmek zorunda kaldım.
Aşağıda devam ederken de başka sorunlarla karşılaştım. Yoğun araç trafiğinde araçların yan yollara sapıp sapmayacağını tahmin edememek, yan yollardan aniden çıkan araçlarla burun buruna gelmek başka bir tehlikeli durumdu. Neticede bisikletle ortalama bir hızı korumak mümkün olmadı. Defalarca durmak tekrar yola devam etmek zorunda kaldım.

Sevgili Ahmet, sizin sopa konusunda söyledikleriniz beni ikna edemese de köpekler, bu konuda ikna edici davrandılar. 30km hıza ulaşınca sorun çıkarmayan köpekler, biraz daha yavaş olursanız ölesiye kovalıyorlar. Bir kaç tanesi havlamadığından ısıracağı izlenimine kapıldım. Yarın sabah ilk iş iyi bir sopa bulmak olacak.

Yol tabelalarına gelince, muntazam olduğunu söylemem gerek. Yolun kaçıncı kilometresinde olduğunuz, kaç numaralı yolda olduğunuz veya şehir isimleri ile ilgili bilgiler kesintisiz veriliyor. Her km de doğru yolda olduğunuzu belirten yol işaretleri ile karşılaşıyorsunuz.

Maalesef yollarda gösterdikleri özeni otel isimlerinde göstermiyorlar. Turizmin yaygın olmadığı Nakhon Pathom gibi birçok şehirde otel isimleri sadece tay dilinde yazılıyor. “ไดกเส่ดกเว” ya da “ฟหดกเวสา วา สา ตค” bu iki kelime tay klavyesi ile yazılmış şeyler. Böyle bir alfabeyi aklımda tutmamın benim için ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Sonuçta otel kelimesini ezberleyemedim. Bir yerin otel olup olmadığını anlamak içinde tahmin etmek zorunda kaldım. Bu yüzden de otel gibi resepsiyonu olan bir yere oda sormaya karar verdim.
İlk soru sorduğum yer bir otel değil, klinikmiş. Gayet misafirperver olan klinik doktoru ve kızı benim bir otel bulamayacağımı anlamış olmalılar ki beni bir otele kadar götürmek için ısrar ettiler. Arabalarını takip ederek ulaştığım otelde benim yerime pazarlık yaptılar ve bana nerede ye yiyebileceğim, nereleri gezebileceğimi söylediler.
Odama yerleşip fanı çalıştırıyorum, duşumu alıyorum.
Buradaki otel odalarında mutlaka fan bulunuyor. Benim odamdaki fan yatağımın tap tepesinde tavana monte edilmiş, antipas yeşili renginde boyalı, metal ve oldukça büyük bir model. Fan sadece otel odalarında değil, sokakta yemek yapan standlarda, şehir içi otobüslerde, şehirlerarası trenlerde, berberlerde, lokantalarda kısaca insan olan her yerde kullanılıyor. Fan artık bana Asya ülkeleri için bir sembolmüş gibi gelmeye başladı.
Fanı açık bırakıp dışarı çıkıyorum.

Nakhon Pathom şehrinin tam merkezinde, kare bir zeminde oturtulmuş, koni şeklinde yüksek bir tapınak var. Bu tapınak şehrin sembolü olmuş durumda. Bu tapınak da diğer tapınaklar gibi yüksek olmaya, şehrin her yerinen görünmeye çalışıyor. Bu sebepten de tapınak yapay bir tepenin üzerinde yer alıyor.
-------------
-------------
Tapınağın etrafı ise halk için bir toplanma yeri. Burada insanların oyun oynayabilecekleri alanlar, yemek standları, kahve içilebilecek yerler yer alıyor. Sosyal olmayı çok seven Asya halkı için bunun gibi toplanma yerleri her şehirde mevcut.
Tayland’da halk yemeklerini her zaman dışarıda yemeği tercih ediyor. Evlerde ki mutfaklar her zaman çok ilkel. Hatta mutfaksız evler bile var. Bilgileri doğru aktarmak için yemekten başlayalım. Tayland mutfağında yemek denilince, Türk mutfağındaki gibi hazırlanmış tencerede kaynayan yemekler akla gelmesin; aksine pişmiş halde bekleyen yemekleri yok denecek kadar da az. Bir yemek sipariş ederseniz, tezgâhtaki malzemeler bir tavanın üzerine fırlatılır ve yemek gözünüzün önünde hemen hazırlanır. Yüksek ateşte hazırlanan bu yemekler 30sn içinde pişmiş olurlar. Eğer oturarak yemek isterseniz orada yersiniz. Eğer eve götürmek isterseniz yemekler plastik poşetlere konulur. Burada plastik poşetlerle çorba bile taşınıyor. Türkiye de pazarlarda yumurta alırken kullandığım bu poşetlerden, kola içmek, karidesli soslu bir yemek yemek, çorba taşımak ilk başlarda garip geldi. Sonuçta bu poşetler Tayland’ın yaşam biçimini en akılda kalıcı ifade eden nesnelerden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder