2011-10-24

Taiping, İpoh, Cameron Highlands.


Cameron Highlands’tan selamlar.

George Town bize yetti sanırım çok güzel bir yer olmasına rağmen kendimizi çok fazla rahata alıştırmak istemediğimizden ve yeni yerler görmek istediğimizden burada sadece bir gün ara verip yolumuza devam ettik. Amacımız bu bölgenin en keyifli yerlerinden birisi olduğunu duyduğumuz Cameron Highlands’dı Buraya ulaşmak için önce İpoh’a gelmeye karar verdik. İpoh 2 günlük bir mesafedeydi buraya varınca bir gün güç toplamak için fazladan kalmaya ve ertesi günü Cameron Highland’a tırmanmaya karar verdik. Cameron tırmanışı için yaklaşık 1700m yüksekliğe ulaşmamız gerekiyordu. Bu da bu turdaki en ciddi tırmanıştı.
Planımızı aynen uyguladık. İlk hedef olarak Taiping’e geldik. Buralarda son zamanlarda öğleden sonraları hep yağmur başlıyordu. Bu yüzden de sabahları erken yol alıp şehirlere erken ulaşmaya çalışıyorduk. Fakat Taiping’e ulaşmak tahminimizden biraz daha uzun sürdüğünden gene yağmura yakalandık ve uzun süre yağmur altında sürmemiz gerekti. İnsan bir defa ıslandıktan sonra gerisini umursamaz. Bizde iyice ıslandıktan sonra hiç yağmur yağmamış gibi yağmurun altında keyifle bisikletlerimizi sürüp şehre vardık. Şehirde otel aramaya başladığımızda yağmur devam ediyordu. Biz 5-6 otel dolaşmak zorunda kaldık. Burada bir tatil başlangıcı olduğundan Malezya halkı tatile çıkmışlar ve bazı otellerde yer bulunmaz olmuş. Bize sempatik gelen insanların işlettiği bir otele yerleştik ve bu zamana kadar gördüğümüz en büyük yemek yeme yerinde yemek yemek için hızla hazırlanıp dışarıya çıktık. Biz yemek yerken hala yağmur devam ediyordu. Sadece sabah devam etmemesini umarak otele döndük ve ertesi gün için dinlendik.
Sabah hava güneşliydi. Burada güneşli başlayan bir gün yağmurlu bir final hazırlar sizin için. O günde çok farklı olmadı. Fakat şansımıza çok hafif bizi serinleten bir yağmurda yolculuğumuzu tamamladık. İpoh yani ikinci kent büyük bir yer. Ben şahsen başka bir yerde iki gece kalıp dinlenmiş olmayı dilerdim. Fakat tırmanışa başlamadan önceki son konaklama yerimiz burası olamak zorunda. Akşam bir Thai yemeği olan Tom Yam çorbalarını içiyoruz ve ertesi sabah bisikletlerin bakımı ile vakit geçiriyoruz. Bundan sonra tek yapmamız gereken kendimizi yarın ki uzun tırmanışa hazırlamamız.
Cameron Highlands 1600m rakımdan biraz daha yukarıda yer alıyor. başlangıç noktamız İpoh ise sadece 200m. Yolun ilk 15km’si Kuala Lumpur ana yolu üzerinde ve düz fakat tepeye çıkmak için sola saptığınız andan itibaren tatlı bir tırmanış ile karşılaşıyorsunuz. Biz tam yol ayrımında turup burada yemek yiyebileceğimiz son yer olduğunu düşündüğümüz bir lokantada bol pilavlı bir kahvaltı yapıyoruz. Çok fazla zaman kaybetmeden tırmanışa başlıyoruz. Yol çok tatlı bir eğimle devam ediyor ve çok ender zamanlarda en düşük vitese ihtiyacınız oluyor. Yolda zaman zaman su içebileceğiniz yerler var. Fakat çok sık değil bu yüzden de yanımızda bir miktar su bulundurmaya dikkat ediyoruz. Bizim şansımız havanın kapalı olması ve yağacak gibi görünmemesi. Bu su ihtiyacımızı azaltıyor. Güneşli bir havada aynı performansı göstermemiz çok zor olurdu ve çok daha fazla suya ihtiyaç duyardık. Yol 75km boyunca çıkmaya devam ediyor. Sadece son 20km de yol dik inişler ve çok daha dik rampalarla devam ediyor. En düşük viteslere muhtaç olduğumuz tek nokta burası oluyor. Yolda tepelere ulaştıkça bazı çilek ve çiçek satış yerlerine rastlıyoruz. Buralarda gerekli yiyecek ve içecekleri bulmak mümkün ve biraz meyve ile karnınızı doyurabilirsiniz. Fakat toplam 90km mesafe böyle bir tırmanış için oldukça fazla. Bu yüzdende yolda çok fazla dinlenecek ve zaman kaybedecek zamanımız olmuyor.
Burada ki ufak ama sevimli bir yerleşimde konaklamaya karar veriyoruz. Tanah Rata. Burası sanırım yol üzerindeki en turistik yer fakat geçtiğimiz diğer kasabalarda konaklayacak bir yer bulmak neredeyse imkansızdı. Bu yüzden burası bizim tek seçeneğimiz oluyor. Güzel bir guest house buluyoruz ve uzun zamandan sonra ilk defa sıcak suda yıkanmanın keyfine burada varıyoruz. Buraya gelirken inişe geçtiğimiz son rampa ve hafif çiseleyen yağmur bizi o kadar çok üşütmüştü ki şehre gelip bisikletten indiğimde titrediğimi hissetmiştim. Sanırım yarınki uzun inişte yanıma uzun kollu koruyucu bir şeyler almamız gerekecek. Soğuk bizi 500-600m rakıma kadar etkileyecek gibi görünüyor.
Burası özellikle treking yapmak, çay tarlalarını ve çiçek bakçelerini gezmek, dalından çilek toplamak gibi etkinlikler için ideal bir yer. Fakat buraya bisikletle gelirseniz bacaklarınızı dinlendirmek, bol bol yemek yemek ve az yürümek haricinde başka bir şey düşünmezsiniz. Ayrıca bir dağın tepesinde olmamıza rağmen bu kasaba size bir dağda olduğunuzu hissettirmiyor. Sadece etraftaki bulutlara baktığınızda onların ne kadar alçakta olduklarını ve tepenizi örtecek kadar yükselemediklerini, bu yüzdende tam tepenizde gökyüzünün aydınlık -yada geceleri yıldızlı olduğunu, sadece etrafınızı sarmış bulutların neredeyse sizle aynı yükseklikte etrafınızı kuşatmaya çalıştıklarını ve tepesi aşamadıkları dağların etrafında dolandıklarını görüyorsunuz. Buradaki sorun şehirlerin her zaman bir yolun kenarında oluşması. Bir yol dümdüz gider ve yolun iki tarafına binalar dikilir be bütün şehir bu. Böyle bir oluşumda, doğal çevrenin şekline uyulmadığından bir manzara oluşmaz. Bizdeki köylerde evler düz bir arazide değillerse eğer ya bir dağ yamacına yada benzer bir doğal oluşuma göre şekillenir ve yapılar birbirlerinin manzarasını kesmeyecek, nefes almasını engellemeyecek şekilde konumlanır. Bu şekildeki bir yapılaşmada doğa daha çok ön plana çıkar ve eğer yokuş kaldırımlarda yürümekten şikayetçi olmazsanız köylerde gezerken biraz yukarılarda çok güzel bir manzara ile mutlaka karşılaşır yada karşı tepeden köydeki bütün yapıları sokakları teker teker seçersiniz. İşte bulunduğumuz noktada ne yazık ki böyle bir imkan yok. Sıkıcı bir yapılaşma ve yolun iki tarafındaki yapılar burasını bir kale kadar içe kapalı bir yerleşim haline getirmiş. Bu yüzden de sanırım ikimizde tek bir fotoğraf bile çekmeden buradan ayrılacağız.
Yarın yeni aşılmış bir yoldan doğuya doğru devam edeceğiz. Söylediklerine göre yolda yön bulma konusunda bir sıkıntı yaşamayacakmışız. Bunu ancak yarın öğreneceğiz. Fakat bu kadar yüksekten yavaş yavaş aşağılara süzülürken sık sık durup fotoğraf çekmekten hiç sıkılmayacağımızı eminim.
Bir daha ki internet bulunan kente ulaşana kadar hoşçakalın.
evrim. Cameron Highlands.
Buradaki dil ile ilgili bir iki komik sözcük.
Sup: çorba.
Ais Krim: Dondurma.

1 yorum:

  1. Cameran Highlands olağanüstü bir yerdi. Trekking rotaları, taze meyveleri, serin havası ve dokusu çok hoştu.

    Çileğinin tadı hala damağımda.

    YanıtlaSil