2011-10-12

Trang-Phattalung



Merhaba Phattalung’dan.
Bizim yağmurları atlatma maceralarımızın, Ranong’ta ki bol yağışlı yolların faturasını sanırım burada ödemeye başladık. Krabi’de iki gün kaldıktan sonra Krabi’nin doğusunda, denizle ilişkisi olmayan Trang adında sevimli bir kasabada kaldık. Krabi-Trang sanırım 120km ile turumuzun en uzun mesafesiydi. Ve bu yorucu yolda Elifin bisikletinin ön göbeğinden sesler gelmeye başladı. Buna benzer bir sorunla karşılaşacağımızı tahmin ediyordum fakat 3 000km kadar mesafe yaptıktan sonra bazı şeyleri değiştirmek gerektiğini düşünüyordum. Basit bir motor tamirhanesinde göbeği açıp içini ve bilyelerini temizleyip tekrar yerlerine yerleştiriyoruz. Sanırım bu göbekle Elif olsa olsa 500km daha devam edebilir. Toz ve su göbeğin içini tamamen pas rengi yapmış ve yatakları çizik içinde bırakmış. Yola devam edip Trang’da bir bisikletçide yeni göbek bulmayı ümit ediyoruz.
Trang’a vardığımızda kentin girişindeki bir tapınakta kalabalık insanlar olduğunu fark ediyoruz ve onların arasına bizde katılıyoruz. Öğrendiğimize göre bu hiçte üzüntülü görünmeyen kalabalık bir cenaze töreni için bir araya gelmiş. Bizi keyifle karşıladıktan sonra 7-8 çeşit yemeği önümüze koyup sırayla hepsinden yememizi istiyorlar. Tabi bir yandan yemek yerken bir yanda da ardı ardına gelen soruları cevaplamaya çalışıyoruz. Bir kent ile ilgili en iyi bilgiyi sanırım orada yaşayan birilerinden alabilirsiniz. Bizde konaklama ile ilgili onların tavsiyesini dinliyoruz ve bir otele yerleşiyoruz. Akşam tren garının yanında bir bar da Yai isimli bir genç ile Tayland ve Trang hakkında sohbete başlıyoruz. Bar sahibinin iyi bir bisikleti olduğunu görünce de bizim bisikletteki göbekler ile ilgili sorunumuzdan bahsediyoruz. Yakınlarda kentin en büyük mağazası olduğunu öğrenip yarın tekrar görüşmek üzere ayrılıyoruz. Sabah bisiklet mağazasına gittiğimizde istediğimiz göbekleri buluyoruz fakat mağazada göbekleri monte edecek birisinin olmadığını öğreniyoruz. Mağaza görevlisi bizim Phattalung’ta istediğimiz değişikliği yapabileceğimizi söyliyor.
Trang Phattalung arasında dağlık bir arazi var. Sanırım Turun en keyif aldığım yeri bu inişli çıkışlı dağı aşmak oldu. Çok uzun tırmanışlardan ziyade arada dinlenmenize ve hız kazanmanıza imkan verecek inişlerle rahatlıkla bu tepeyi aşabilirsiniz. Phattalung’a varınca daha otel bile ayarlamadan doğruca bisiklet mağazasına gidiyoruz. Rekor sürede bize hizmet veren mağaza istersek yarın sabah hiç zaman kaybetmeden yolumuza devam edebileceğimizi söylüyor. Gerçekten de bisikleti mağazada bırakıp otelde üzerimizi değiştirdikten sonra tekrar mağazaya döndüğümüzde ön ve arka göbeklerin değişmiş, sadece ince ayar için jant akordu yapıldığını görüyorum. Ben kendi km saatimi de wireless bir cateye ile değiştiriyorum. Sanırım Artık km ler çok fazla umurumda değil ama turun 1500km sinde 3 defa saatimin sıfırlanması ve kaç km yaptığımı hesaplayamamam sinirimi bozmaya başladı. Elif’te de aynı sorunun olması (elif biraz daha şanlı; zaman zaman çalışan bir saate sahip çünkü) bazen ikimizinde kaç km yaptığımızı anlayamamamıza sebep oluyor. Bilinen bir coğrafyada sanırım bu hiçte umursanacak bir durum değil. Ama önümüzde hakkında çok az şey bildiğimiz iki ülke olunca insan biraz daha tedbirli olma ihtiyacı duyuyor. Bu yüzde tur boyunca sorun çıkarmayacak bir km saati için tekrar parama kıyıyorum.
Akşam biraz sushi ile karnımızı doyurduktan sonra, 3 yıl öncede yerel halk ile bilikte oturup terminatör’ü izlediğim bir lokal kahvede tekrar oturuyoruz ve bol bol kahve içip gene aynı konseptte bir film izliyoruz: transformers. Dil konusunda çok fazla seçenek olmadığından heyecan içinde hiçbir şey anlamadan sadece ekrana bakmak bize yetiyor. Film bitince iki bira içmek için şehirden biraz uzaktaki bir bara gidiyoruz. Barda keyifli bir konser var. Yerel pop şarkıları söyleyen genç bizi görünce şarkısına ara veriyor. Öğretmen olup olmadığımızı soruyor. Sanırım buraya gelen yabancılar ya İngilizce öğretmenleri ya da bizim gibi daha farklı yerler keşfetmek isteyen kişiler. Bu yüzdende bu kentte çok az yabancı var. Ben iki günde sadece 2 tane gördüm. Ama sanırım tur boyunca en keyif aldığım iki kent burası ve trang oldu. İkisi de mütevazi ve ufak kentler, ikisinden de yerel yaşantı çok az bozulmuş.
Yarın için net bir planımız yok. Tek yapmamız gereken 4 gün içinde Malezya’da olmak. Artık tren yoluna paralel bir rota izleyeceğimiz için içimiz biraz daha rahat edebilecek. Eğer mesafe veya zaman ile ilgili bir sıkıntı içine girersek istediğimiz noktada tren seçeneğini devreye sokabiliriz. Benim ikimiz içinde hissettiğim şey daha 10 ayımız olsa gene de burayı bırakmak istemeyeceğiz. Size bahsedeceklerim şimdilik bu kadar. Tekrar görüşmek üzere hoşçakalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder