2011-10-02

Map Amarit, Cumphon, Kra Buri, Ranong.


Merhaba Ranong’dan,
Bir süredir internet bulamadığımızdan ve yorgunluktan blog ile çok fazla ilgilenemedik sanırım. En son kaldığımız yer olan Pracuap Khiri Khun’dan sonra kendimizi biraz daha cesur hissedip ara yollardan devam etmeye karar verdik. Bu ara yollar için haritalardan daha çok insanlar ile kurulan iletişimin daha çok işe yaradığını kısa zamanda öğrendik. Burada bisiklet temel ulaşım araçlarından olduğu için bisiklet ile gidilebilecek yollar konusunda insanlar deneyimliler.
Pracuap Khiri Khun’dan sonra girişte askerlerin bulunduğu ve yoldan geçen yabancıların isimlerini aldıkları bir yerden geçtik. Bir süre devam ettikten ve canlı müzik yapılan bir yerde yemek molası verdikten sonra bir yol ayrımında bir asker tekrar yolumuzu kesti. Bir kaç saat önce zaten askeri bir müdahale ile karşılaşmış olduğumuzdan bu durum bize çok garip gelmedi bizimle birlikte bekleyen diğer araçlar ile garip bir sürprizle karşılaştık. Sanırım birçok insan yolun, tren yolu ile kesiştiği yerlerde tren için yolun kapatıldığını görmüştür. Ya da diğer kara taşıtları için kırmızı ışıkta bir süre beklersiniz. Bizim için sürpriz bu normal bekleme seansının bir uçak için oluşuydu. Sanırım dünyada çok az yerde bir şehirden bir başka şehire geçmek için kullanacağınız yol bir pistin ortasından geçecektir. Ve az sonra önümüzden havalanan uçağı görmesek oranın bir pist olduğunu bile anlayamayabilirdik.
Yolumuza dar fakat düzgün ve bol palmiyeli, bol kumsallı bir okyanusun takip ettiği bir yoldan devam ettik. O gün sonunda konaklama yerimiz okyanus kenarında sıra sıra bungalovların devam ettiği bir plaj oldu. Konaklama yerinin ismini şimdi çıkarmam zor ama o yol üzerinde o kadar çok yer var ki kalmak için sanırım bizden sonra bu yoldan geçecek birisi konaklama için endişelenmeyecektir.
Ertesi gün tekrar deniz kenarından turumuza devam ettik fakat çok geçmeden yollar inişli çıkışlı bir hal almaya devam başladı. Bol bol kauçuk ağaçlarının olduğu yollar bizi Bang sapan diye bir kente getirdi. Burada bir Çin geleneği olan korkutucu bir ayin ile karşılaştık. Bir süre hiç et yemeyen halk her gün saat iki gibi bu ayini gerçekleştiriyor, bu ayin ile ilgili Ahmet Mumcu’nun blogunda sanırım Malezya bölümünde daha fazla görsel bulunacaktır. İnsanlar bir çeşit trans haline geçip -bana bir çeşit zombi ayini gibi göründü- sokaklarda üzerlerinden kanlar akarak -tabi gerçek kan- ellerinde testere, şiş ya da kılıçlarla yürüyorlardı. Bir çeşit savaşın ortasında kalıp fotoğraf çekiyormuş gibi hissediyordunuz. Bu ayini daha sonra üç defa daha görmemize rağmen diğerlerinin hiç birisi bu ilk ayin kadar korkutucu değillerdi. Ayin bir tapınakta insanların sırayla bayıldıkları (tekrar ayıltmak için üzerlerine su döküyorlardı) son buluyor ve ayinden sonra insanlar korkunç görünümlerini bırakıp yüzlerinden akan kanlara aldırmadan her zamanki gibi gülümseyip normal hayatlarına devam ediyorlardı. Sanırım bizi fark ettikleri tek zaman ayinin bitimi oldu. Zaman zaman yanan kömürlerin üzerinde yürümek ya da 3-4 tane şişi yanaklarında dillerinden geçirmekte bu ayinlerin bir bölümüymüş.
Bang Sapan da ayinden sonra biraz yemek yiyip yolumuza devam ediyoruz ve geceyi Map Amarit denilen ufak ama sevimli bir kasabada geçiriyoruz. Denize kıyısı olmayan bence çok güzel bir doğası olan bu kasaba genelde Thai halkının kaldığı tek bir otele sahip. Gene de bu ufak yerleşimde bir kaç tane karbon yol bisikleti görmek mümkün.
Cumphon adalara geçiş için genelde turistlerin bir gece kaldıkları, belli dönemlerde çok kalabalık olduğunu tahmin ettiğim bir kent. Buradaki konaklama imkanı çok fazla ve biz gittiğimizde neredeyse her yer boştu. Gene de bizim gibi bisikletçiler için hava koşulları ikinci planda kaldığından olsa gerek cumphon’da tur yapan 6 bisikletçi ile tanışıyoruz. İlk tanıştığım çift ile malezya ile ilgili harita ve bilgi alışverişi yapıyoruz. Akşam ikinci grup kısa bir sohbet ediyoruz. Aynı yöne devam edeceğimiz için -onlar da malezya ya devam edeceklermiş- sabah kahvaltıda tekrar görüşmek üzere vedalaşıyoruz. Onların gideceği yol bize biraz daha sevimsiz geldiğinden ve bir an önce dağlarda bisiklete binmek istediğimizden biz 4 numaralı yoldan kra buri ye tırmanmaya karar veriyoruz. Onlar ise bir süre daha Doğu dan devam edip batı sahiline geçmeyi planlıyorlar. Eğer hızlarımız aynı ise sanırım bir kaç gün içinde yolda tekrar karşılaşmamız mümkün olacaktır.
Kra Buri aslında çok az turistin tercih ettiği -bizden başka hiç bir yabancı yoktu- fakat yol üzerinde bir bisiklet için güzel bir mesafede bulunduğundan neredeyse sadece bisikletçilerin konaklama yeri olmuş bir kent. Kaldığımız yerin defterine bir şeyler karalarken daha önceki konukların neredeyse tamamının bisikletçi olduğunu, inişli çıkışlı yollardan sonra burada konaklamayı tercih ettiklerini öğreniyorum. 
Kraburi den sonra bu bölgenin başkenti sayılan Ranong ta bu satırları yazıyorum. Kra buri Ranong arası benim çok keyif aldığım neredeyse kuzey Tayland ya da Laos kadar yeşil sayılacak bir yol. Yol üzerinde vakti olanlar için bir kaç tane şelale var. Eğer hızlı bir tur yapıp kente bir an önce varmak niyetindeyseniz de yol kenarında en keyifli şelalelerden bir tanesi sizi karşılayacaktır. Bizim için ufak bir tırmanış antrenmanı sayılacak bu inişli çıkışlı – bir o kadar da yağmurlu- yollar bir kaç gün sonra düzlüklerle birlikte bitecek. Burası güneyin en yağışlı yeri ve sanırım yeşilliğini de biraz bu yağışlara borçlu.
Malezya ya geçmek için iki haftamız var. Sanırım yeterli bir süre fakat 1000 km ye yakın bir yol yapmamız gerekecek bu iki hafta içerisinde. Bu yüzden de belki de Tayland da ki son günlerimizde Krabi de bir kaç gün bisiklete binmeye ara verip  istirahat etmek ve yolun sıkıcı bölümünde tren kullanmayı tercih edebiliriz. Yolculuğumuzun ilerleyen kısımlarında buna karar vereceğiz.
Ranong dan selamlar. sevgiler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder